Çocuklara hikayeler yardımı ile “değerler eğitimi” vermenin önemi son yıllarda önem kazanmış durumda. Kitaplar yoluyla yardımseverliğin, paylaşımcı olmanın, birbirimize saygı göstermenin önemi aktarılmaya çalışılıyor. Peki çocuklar didaktik bir mesajı gerçekten içselleştirebiliyorlar mı? Dr. Özge Özdemir “Resimli kitaplarla felsefe saati” atölyesinde bu soruya bir cevap veriyor ve felsefe yapmanın önemini bir kez daha ortaya koyuyor.
Özdemir, konuşmasında “İyi Yürekli Dev Memo” kitabından bir örnek veriyor. Çok şık olmayı önemseyen Memo, hikaye boyunca ihtiyaç sahiplerine kendi giysilerini veriyor. Kitabın sonunda kıyafetsiz kalan Memo’ya bu kez diğerleri yardım ediyor. Hikaye, basit bir okumayla yardımlaşmanın önemini anlatır görünüyor. Peki felsefi bakışla başka nasıl ele alabiliriz bu öyküyü?
Özdemir, kravatını Zürafa’ya veren Memo’nun “Zaten çorabıma da uymuyordu!” demesini ele alıyor. Memo’nun bu sözlerinin altında neler olduğunu keşfetmek ise bize kalıyor aslında:
*** “Belki gerçekten uymuyordu.”
*** “O zaman uymuyorsa neden aldı?”
*** “Belki fikri değişti.”
*** “Belki bir yandan karşısındakine yardım etmek isterken, diğer yandan kravatı ile vedalaşmak istemiyordu. Çorabıma uymuyor diyerek de kendini teselli ediyordu.”
*** “Peki birbiriyle çelişen bu iki istek gerçekten de Memo’nun arzusu mu? Yoksa kravatını vermek onun isteği değil de ‘İyi insan olmanın gereği’ olarak gördüğü bir kural mı?”
*** “Belki de Memo sadece Zürafa’nın mahcubiyetini önlemeye çalışıyordu. O halde karşı taraf adına düşünüp karar veriyor. Zürafaya hem kravatını veriyor hem de onun duygu durumunu düzenlemeye çalışıyor; iyiliğin yanı sıra aslında nasıl güçlü bir rol öyle değil mi?”
*** “Hikayenin sonu başka nasıl bitebilirdi?”
Bu ve benzeri sorular eşliğinde herhangi bir hikaye kitabını, çocuklarımız için bir düşünme pratiği haline getirebiliriz.
Düz okunduğu takdirde çocuklarımıza pek de temas etmeyecek olan “Yardım etmek güzeldir!” mesajı, felsefi bir bakışla ele alındığında ne çok şey açığa çıkıyor aslında. O yardımseverlik kavramının içinde neler olduğunu birlikte keşfediyoruz. “Yardımseverlik” kavramının “fedakarlık” ve “diğerkamlık” gibi kavramlardan farkı ne, bunun üzerine düşünüyoruz. Ne gibi varsayımlar içindeyiz yardımseverlikten bahsettiğimizde? Kendimizi, diğerlerini, dünyayı nasıl görüyoruz? Merakla inceliyoruz hepsini.
Dr. Özge Özdemir vurguluyor: “Kavramlar ne kadar çok tekrarlanıyorsa, o kadar içi boşalmış hale geliyor. Büyük büyük kavramların öğretilmesini değil, bunların bağlam içerisinde ne kadar farklı anlaşılma potansiyelleri olduğunun görülmesini istiyorum. Memo’nun kravatını verdiği yer, yardımseverlik konusuna girilebilecek bir bağlam sunuyor. Kavram tek başına iyi ya da kötüymüş gibi bir yerden okuyamayız. Hiçbir kavram içkin olarak iyi ya da kötü bir anlam taşımıyor, bağlam içinde anlam kazanıyor. Kapalı uçlu, düşünmeyi dışlayan ve sert bir şekilde ‘içeri’ aldığımız bir değerler eğitimine karşıyım; sorgulayıcı bir yerden verilmesi gerektiğini düşünüyorum.”